Schneider Electric, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gerek öncü teknolojileri gerek toplumsal çalışmalarıyla enerjinin verimliliği ve sürdürülebilirliğine hizmet ediyor.
Bu yolla iklim değişikliğiyle mücadele konusunda iş dünyasına liderlik eden şirket, son olarak ‘Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019’ adlı rapor kapsamında iklimle mücadele için harekete geçmenin önemine değindi.
Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman olan Schneider Electric, “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” raporu ile önemi bir kez daha ortaya konan iklim değişikliğiyle mücadele konusunda başta enerji şirketleri olmak üzere tüm iş dünyasını ve kamu organlarını harekete geçmeye davet ediyor.
İklim Haber ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından 29 ilde gerçekleştirilen anket sonuçları ile hazırlanan “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” raporu, Türkiye toplumunun iklim krizi konusunda endişeleri ve farkındalığına dair çarpıcı sonuçları ortaya koyuyor. 2.745 kişi ile yüz yüze yapılan anket çalışmaları sonucu rapor, Türkiye’de vatandaşların iklim krizi, Türkiye üzerindeki etkileri, merkezi ve yerel yönetimlerin attığı adımlar ve benzeri konulardaki görüşleri, endişeleri ve enerji konusunda tercihlerini paylaşıyor.
Rapora göre; Türkiye’de her iki kişiden biri iklim krizinin etkilerinin Türkiye’de şimdiden hissedilmeye başladığını ifade ediyor. Toplumun %71’i afetlerin arttığını ve bunun sebebinin iklim değişikliği olduğunu düşünüyor. Aynı zamanda bu rapor, iklim konusunda alınan politik karar ve uygulamaların ciddi şekilde arttırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Raporu değerlendiren Schneider Electric Satış Operasyonları ve Stratejik İlişkiler Direktörü ve Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Başkanı Cihan Karamık; ''İklim değişikliği ve etkileri hakkında toplumsal farkındalığımız gün geçtikçe artıyor. Bunda çoğalan doğal felaketlerin etkisi ve sorumluluk sahibi kişi ve kurumların çabalarının etkisi büyük. Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019 raporu da bu anlamda vatandaşların endişelerini ve mevcut çalışmaları yeterli bulmadıklarını ortaya koyuyor. Bu rapor sonuçları uluslararası araştırmalarla da paralel bir tabloyu gözler önüne seriyor. Temmuz ayı başında Birleşmiş̧ Milletler’in yaptığı açıklamaya göre; dünya çapında her hafta bir olağanüstü̈ hava olayı ya da afet yaşanıyor. Raporda değinildiği üzere, iklim değişimine en hassas bölgelerden birinde bulunan Türkiye’de de Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, son üç yıl, ülke tarihinde en çok meteorolojik afetin görüldüğü dönem oldu. Dolayısıyla ülke olarak iklim krizine yol açan tüm çalışmaların yeni nesil yöntemlerle iyileştirilmesi ve gelişmiş devletlerin hızına yetişilerek kriz kontrol edilemez bir boyuta ulaşmadan müdahale edilmesi büyük bir önem taşıyor. Dünya emisyonlarının yaklaşık %70’inden sorumlu olan enerji sektörü̈ bu çözümün merkezinde bulunuyor. Bunun bilincinde olan 180 yıllık bir şirket olarak teknolojimizle ve bilgi birikimimizle dünyanın iklim kriziyle mücadele yolculuğuna öncülük eden çalışmalara imza atıyoruz. Hem Türkiye’de hem de uluslararası çapta öncü platformlarda yer alıyoruz. Ülkemizde de EYODER ile temiz enerji üretmenin en kolay, en ucuz, en hızlı ve en kârlı yolu olan enerji verimliliği konusunda çalışmaları destekliyoruz. Böylece gezegenimize ve insanlara hizmet etmekten büyük bir gurur duyuyoruz'' dedi.