Daikin Group 1 Nisan 2018 ile 31 Mart 2019 tarihleri arasını kapsayan sürdürülebilirlik raporunu yayınladı. Daikin'in sürdürülebilir şekilde büyümesinin sağlanmasının arkasında yatan temel felsefeyi ve gelecek planlarını içeren raporda 2050 yılında net sıfır emisyon hedefine de vurgu yapıldı. Raporda sürdürdüğü işlerle küresel ortam arasındaki ilişkilerin yanı sıra mevcut sosyal senaryoları da dikkate alan Daikin’in uzun vadeli bir plan çerçevesinde en büyük hedefinin çözüm ve ürünleriyle karbondioksit emisyonunu net sıfıra indirme hedefinin altı çiziliyor.
İklimlendirme sektörünün öncü şirketi Daikin, çevreci buluşlarıyla ve yaklaşımıyla da sektörün çıtasını yukarı taşımaya devam ediyor. 150 ülkede aktif olan Daikin, halen 291 iştirak ve toplam 76 bin 484 çalışanıyla küresel bazda dev bir yapıyı temsil ediyor. İnovatif çalışmalarıyla her fırsatta çevreci bir duruş sergileyen Daikin’in Eylül 2019 tarihinde yayınladığı 2019 Yılı Sürdürülebilirlik Raporu, mevcut durumu, tahminleri, beklentileri ve planları içeriyor. 1 Nisan 2018 ile 31 Mart 2019 tarihleri arasını kapsayan raporda Daikin çözümlerine de yer veriliyor.
Şirketin misyonu gereği, inovasyon ve teknolojileri kullanarak soluduğumuz hava ve yaşadığımız hayatın kalitesini yükseltme çabası içinde olduğunu dile getiren raporda, dünya genelinde yerel operasyonları geliştirmek, üretim ve bakım da dahil olmak üzere klima endüstrisini desteklemek amacıyla kendi insan kaynaklarını oluşturma konularında öncülük etme çalışmaları da yer alıyor. Küresel ölçekte Daikin'de aktif görev alabilecek insan kaynakları havuzu geliştirmek üzere her ülkede eğitimler düzenlemeyi önemli görevlerinden biri olarak gören Daikin, bu çalışmalarla her bir bölgenin ve ülkenin kalkınmasına katkı sağlamayı ve grup olarak sürdürülebilirliği geliştirmeyi hedefliyor.
Daikin’in iklimlendirme ve florokimya ticaretinde dünyanın farklı ülkelerinin ve bölgelerinin farklı kültürleri ve değerleri tarafından ihtiyaç duyulan hususlara yanıt vermeye özen gösteren bir marka olduğunun altı çizilen raporda ortamları ve insanları daha sağlıklı ve daha konforlu hale getirecek üretimler içinde bulunduğu belirtiliyor.
2015 yılında imzalanan ve bu yüzyılın ikinci yarısı için sera gazı emisyonlarının net sıfıra düşürülmesi ve küresel ısınmayı endüstri öncesi seviyelere kıyasla 2 ⁰C'den daha az ile sınırlama hedeflerini içeren Paris Anlaşması’na paralel olarak Daikin de sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar net sıfıra düşürme hedefiyle Çevre Vizyonu 2050’yi hayata geçirmişti. Raporda bu vizyonun Fusion 20 Stratejik Yönetim Planı’nın son 3 yılına yansıtılmasının yanı sıra 2030 yılı için konulan hedeflerle orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirmeye devam edileceğine dikkat çekiliyor.
DAIKIN, NASIL İLERLEYECEK?
İklimlendirme sektörü; konusu ve çözümleri itibariyle ürünlerin kullanımından kaynaklanan karbondioksit (CO2) emisyonuna neden oluyor. Azalan hava kalitesi toplumsal kesimde talepler yaratıyor. Mevcut soğutucu akışkanlar ve yanma gazı ısısı konularında daha sıkı kısıtlamalar, inovatif ve çevreci çözümlerin gerekliliğini artırıyor. Elektrik enerjisindeki artan talep, daha sıkı enerji kısıtlamalarının yanı sıra enerji açısından daha verimli ürünler için yüksek beklentiler oluşturuyor. Daikin, yüksek teknolojisi, bilgi kaynakları, güçlü küresel ağı, konusunda uzman çalışanları ve önemsediği toplumsal ilişkileri nedeniyle sahip olduğu bu büyük avantajı önümüzdeki yıllarda da en etkin biçimde kullanarak ilerlemesini ve liderliğini sürdürmeyi planlıyor. Daikin, üretimlerinin dünyanın havasına yeni katma değerler katabilmesi, ürünlerinin ve çözümlerinin net sıfır sera gazı emisyonu hedefinin başarılmasına yardımcı olabilmesi için klima ticaretine ilişkin analizler yapıyor. Bunun sonucunda Çevre Vizyonu 2050 hedeflerine ulaşmada orta vadeli 2030 hedeflerini formüle eden Daikin, bunları ‘Fusion Stratejik Yönetim Planı’na dahil ederek eylem planları halinde önlemler alıyor ve uygulamaya koyuyor. ‘Fusion 20 Temaları’ olarak adlandırılan başlıklar belirleyen Daikin, dünyanın gelecekteki çevresel sorunlarına kendi alanında üç ana platformda yanıt verecek:
ÜRÜNLER YOLUYLA
Enerji verimliliği yüksek ama daha düşük küresel ısınma potansiyeline sahip R-32 ve diğer soğutucu akışkanların benimsenmesinin önemini bilen Daikin, yeni nesil soğutucu akışkanların geliştirilmesi, ısı pompalı ısıtıcıların benimsenmesi yolunda çalışmalarına devam edecek. Malzeme tedariğinden bertaraf ve geri dönüşüme kadarki tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkinin azaltılması ve malzeme geliştirme konularında da etkin rol oynayacak.
ÇÖZÜMLER YOLUYLA
Daikin, çevresel çözümler oluşturulması konusunda öncülük etmeye devam edecek. Klimalar ve çevre ekipmanların, binaların ve yenilenebilir enerjinin birleştirildiği bir sistemde verimli enerji yönetimini sağlamayı hedefliyor. Ayrıca yeşil binalar ve net sıfır enerjili (nZEB) binaları yüksek verimli cihazlarıyla desteklemeyi planlıyor. Piyasada kullanımda olan soğutucu akışkanların tekrar kazanılması ve geri dönüşümünü de bu başlık altında inceliyor.
HAVA MÜHENDİSLİĞİ
Hava değerinin oluşturulmasının değerini bilen Daikin, bu alanda da çalışmalarına hız veriyor. Bunun için insan hayatını PM2.5 ve VOC gibi hava kirleticilerine karşı koruyan hava mühendisliğinin yapılmasının şart olduğunu düşünüyor. Hava kalitesinin önemine inanan Daikin, yüksek verimlilik sağlayan ofis ortamları ve uyuma kalitesini üst düzeye çıkaran ev ortamları için hava yoluyla katma değerli çalışmalar yapmak üzere hareket ediyor.
BAŞKANDAN MESAJ
Raporda, Daikin Industries Ltd’nin Başkanı ve CEO’su Masanori Togawa’nın verdiği şu mesaj da yer aldı: “Daikin’in amiral gemisi ürünleri olan klimalar sıcak bölgelerde çalışma ve yaşam tarzlarında köklü değişiklikler gerçekleştirerek ekonomik büyümeye ve daha kaliteli yaşam tarzlarına katkıda bulunuyor. 2030 yılı için uluslararası ölçekte yaygın olarak benimsenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin (SDG'ler) başarılmasında Daikin'in önemli bir görev üstleneceğine inanıyorum. Gelişmekte olan pazarlarda görülen ekonomik büyümeyle birlikte klimalara olan talebin 2050 yılına kadar üç kattan daha fazla artması bekleniyor. Klimaların pazarlara girme oranının artması, sıcak çarpmasının önlenmesine ve iç ortam hava kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunurken çalışanların üretkenliğini arttırarak ekonomik büyümeyi teşvik etmektedir. Buna karşılık, klimalar yaygınlaştıkça doğal olarak elektrik kullanımı da artacaktır, bu da küresel ısınma üzerinde artan bir etki yaratacaktır. Bu nedenle, sadece klimaların küresel ısınma etkilerini azaltmaya değil, aynı zamanda enerji verimli inverter teknolojisi ve küresel ısınma potansiyeli düşük olan R-32 soğutucu akışkan kullanan çevre dostu ürünlerin yaygınlaştırılmasına odaklanmayı hedefliyoruz. Bu da bize bu sorunları ticari kalkınma için bir fırsata dönüştürme ve ağ ve kontrol teknolojilerimizi kullanarak enerji verimli çözümler sunma konusunda bize büyük bir avantaj sağlıyor. 2018 yılında Çevre Vizyonu 2050'yi geliştirerek sera gazı emisyonlarının net sıfıra düşürülmesini ve güvenli ve sağlıklı bir ortam sunmayı hedefledik. Ürünlere ve çözümlere ek olarak, yenilebilir enerji kullanacağız ve iklimlendirme ile binalar arasındaki etkileşimi iyileştirerek daha büyük bir büyüme elde ederken iklim değişikliği gibi sosyal sorunların çözülmesine katkıda bulunacağız.”