12 yıllık genç bir firma olmanın vermiş olduğu dinamizmle, çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini dile getiren Refkar Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Herman Haçaduryan ile hem Refkar hem sektör hem de güncel konular hakkındaki fikirlerini alma imkanı bulduğumuz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
∂ Öncelikle Refkar’ın hikâyesini kısaca sizden dinleyebilir miyiz? Ve ürün çeşitleriniz nelerdir?
Refkar 2008 doğumlu bir firma. Tabi daha öncesinde yaklaşık 30-35 senelik bir kuvvet klima geçmişi var. Kuvvet Klima daha çok soğutma üniteleri bakım, onarım, tamirat ve küçük de olsa üretim yapan firma. Daha sonrasında firma sahiplerinin oğulları benim de kuzenlerim Şant ve Kevork tek bir konuda uzmanlaşmak istediklerinden, bu firmadan ayrılıp yeni bir firma kurmak istiyorlar. Refkar, hem cihaz bakımı yapalım hem tamiri yapalım hem de ürün üretelim değil de sadece bir konu üzerinde uzmanlaşalım ve bunun üzerinde yapmış olduğumuz gelişmelerle Türkiye’yi yabancı bağımlılığından kurtaralım düşüncesi üzerine kurulmuş bir firma. Refkar, boru ve kovan tipi dediğimiz ısı değiştiricilerin imalatını yapıyor. Bunun içerisinde; Evaporatörler var, kondenserler var, yağ soğutucular var. Tabi bunlar çok farklı amaçlara göre, çok farklı malzemelerle üretilebiliyor. Örneğin bakırla üretilir, bakır nikel alaşımı ile üretilir, paslanmaz çelik ile üretilir, titanyum ile üretilir, farklı gövdeler ile üretilir ve farklı soğutucu akışkanlara uygun olarak üretilir. Tabi bunların hepsi bir ar-ge, üzerinde yoğun çalışma ve test yapılması gereken prosesler. Birdenbire bir firma kurup, biz bunların hepsini üretmeye başladık diyemiyorsunuz. Biz daha geçen sene içerisinde, yoğun bir çalışma sonrasında titanyum boruya plastik gövdeli eşanjörleri ürün gamımıza ekledik.
"SEKTÖR DE AMACIMIZI GAYET HOŞ KARŞILADI"
Özetleyecek olursak, Refkar’ın kuruluş amacı bir konu üzerinde, bir ürün üzerinde uzmanlaşarak Türkiye’yi bu konudaki yabancı ürün bağımlılığından kurtarmak. Gelmiş olduğumuz noktaya baktığımızda Türkiye’deki firmaların %90’ı ile tanışıklığımız vardır. Pazarda herkes bizi bilir, tanır, ürünlerimizi kullanmışlardır. Kendimizi tanıtabildik, kendimizi anlatabildik ve sektör de amacımızı gayet hoş karşıladı diyebilirim. Sektörün hâkimi şu an İtalyanlar ve Almanlar ve en azından onların bu taraftaki aktivitelerini biraz daha Türk malına çevirdiğimizi söyleyebilirim. O bakımdan 12 yıllık sürece baktığımızda büyümeye devam eden bir firma, yatırıma devam eden bir firma, ar-ge’ye devam eden bir firma. Umarım bu yükseliş ivmesini aynı şekilde devam ettirebiliriz.
∂ Peki, 2020 yılı için yeni bir ürün çıkarma projeniz var mı?
Tabii ki şu an üzerinde çalışmakta olduğumuz yeni ürünler var. Yeni bir ürünü ortaya çıkartmak gerçekten çok uzun süreli bir proses. Bir cep telefonu bile piyasaya sunulmadan önce 18 ay test ediliyor. Teknik bir ürün, içerisinde soğutucu akışkan oluyor, bazen yüksek basınç oluyor. Bu tip bir ürünün piyasaya sürülmesi, ar-ge’si aylar hatta bazen yıllar sürebiliyor. Aslında şu sıralar bizim de üzerinde çalışmış olduğumuz ürünler için sona yaklaştığımızı da söyleyebilirim. Bildiğiniz gibi yeni soğutucu akışkanlar da çıktı ve ürünümüz için bunlarla ilgili tekrar bir hesaplama yapmamız gerekiyor. Bununla ilgili yazılımlar var ama tabii ki iki taraflı doğrulama yapmak her zaman daha sağlıklı oluyor. Biz de şu an o yeni soğutucu akışkanlara göre bütün ürün dizaynlarını tekrar gözden geçiriyoruz ve müşterilerimizin de kullanabildiği seçim programımıza ve kendi kullanmış olduğumuz yazılımlara da bu yeni soğutucu akışkanları entegre ettik. Bunlarla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Bu çalışmalarımız neticesinde umuyorum ki yeni ürünleri yılın ikinci yarısından itibaren ürün gamımıza ekleyeceğiz.
"2019 YILI HER NE KADAR GLOBAL BİR KRİZLE GEÇMİŞ OLSA DA BÜYÜME İLE KAPATTIK"
∂ 2019 ekonomik açıdan zorlu bir yıldı. Refkar bu süreçte ne yaptı?
Daha önce de belirttiğim gibi, biz 12 yıllık bir firmayız. Bu süreçte, genç bir firma olmanın vermiş olduğu dinamizmle çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettik. Geçen sene toplam 28 farklı ülkeye 30 yurtdışı ziyareti yaptık. Beşi yurtdışı olmak üzere, yedi fuara katıldık. Tabii ki bunların neticelerini de aldık. 2019 yılı her ne kadar global bir krizle geçmiş olsa da büyüme ile kapattık.
"HEM SEKTÖR HEM ÜLKE HEM DE REFKAR BÜYÜMEYE DEVAM EDECEKTİR"
∂ Yani siz firma olarak kriz anında kabuğa çekilmediniz, aksine atağa devam ettiniz diyebilir miyiz?
Bence firmaların en büyük yanılgısı kriz anında ilk başta reklamdan kısmaları. Aslında kriz anı en çok reklam verilmesi gereken dönemdir. Ben bu global krizleri her zaman bileşen kaplar teorisine benzetiyorum. Hiçbir zaman bütün alanlar aynı anda kötüye gitmez, bütün ekonomiler yükselmez. Bir taraf kötüye gidiyorsa bir taraf iyiye gidiyordur. Yani bu bileşik kaplar gayet basit bir teori. Türkiye’de birçok firma kriz anında kabuğuna çekiliyor ve mevcut durumunu koruma altına almak istiyor. Tamam; mevcut durumu koruyalım da eğer bunun dışında reklama, yatırıma ara verecek olursanız, zaten küçülmeye başlamışsınız demektir.
Şimdi 2020 yılı için de insanlar çok iyi şeyler söylemiyorlar, 2019’un devamı olacak diyorlar. Hatta geçen bir makalede 2020 yılında görmeyeceğimiz tek şey uzaylı saldırısı olacak diye bir şey okudum. Çok hoşuma gitti… Doğru yatırımlar ve doğru tanıtım araçları kullanılırsa, özellikle bizim sektörümüz ve genel olarak ülke ekonomisi 2020’yi büyüme ile kapatabilir. Çünkü Türkiye iş gücü konusunda çözüm odaklı bir ülke. Krizler her zaman en iyi öğretmendir ve her zaman bir şeyler öğrenirsiniz. Avrupa Türkiye’nin yaşamış olduğu krizlerin beşte birini yaşamış olsaydı çok farklı olurdu ama biz Türkiye’de krizi fırsata çevirmeyi öğreniyoruz. Ayrıca krize karşı hemen hızlı bir şekilde aksiyon alıp bir çözüm yolu bulmayı da öğreniyoruz. Aslında Türkiye’nin belki son yirmi yılında devamlı bir şeylerin krizleri vardı. Siyasi kriz var, ekonomik kriz var, komşu krizi var… Ama baktığınız zaman, hem bizim sektörümüz hem ülke devamlı büyümeye devam ediyor. Dolayısıyla biz demek ki bu duruma bağışıklık kazandık artık. Ya bunları iyi değerlendirmeyi ya da iyi okumayı öğrendik. Ben ikinci tarafın doğru olduğuna inanıyorum. Yani krizi iyi okumayı öğrendik ve karşımıza benzer problemler olduğu zaman, artık onlar bizim için bir problem olmaktan çıktı. Bu tip durumlarda tecrübelerimizi kullanıp yolumuza devam ediyoruz. O yüzden ben 2020 yılı için hiç karamsar değilim. Hem sektör hem ülke hem de Refkar büyümeye devam edecektir. Bu sebeple biz, hem buradaki yatırımlarımıza devam edeceğiz hem de yurt dışında yapmış olduğumuz ziyaretlere, fuar katılımlarına devam edeceğiz. Ben şuna inanıyorum ‘’başımıza bir şey gelecekse, büyürken gelsin’’. En azından bir terslikle karşılaşacak olursak, biz bunu yapmaya çalışırken oldu deriz. ‘’Kriz vardı kabuğumuza çekildik, hiçbir şey yapmadık ve işte sonucu da bu oldu’’ demek yerine ‘’biz en azından bir şeyler yapmaya çalışıyorduk’’ diyebiliriz. Kısacası ben bu sene için iyimserim.
"RUSYA BİZİM İHRACAT KALEMİZ"
∂ Önümüzdeki dönem ihracat adına neler planlıyorsunuz?
Birinci planımız her zaman olanı elde tutmak. Çünkü kontrolsüz büyüme, büyüme değildir ve bir alanda bir başarı yakaladığınız zaman ilk önce bu alandaki başarıyı mümkün mertebe sabit tutup, ondan sonra farklı alanlarda farklı bölgelerde büyümeye başlamak gerekir.
Biz Rusya’da çok iyiyiz, çok aktifiz. Rusya bizim ihracat kalemiz diyebilirim. Geçen sene içerisinde orada yeni bir iş ortağı ile çözüm ortaklığı anlaşması yaptık. Rusya çapında 34 bayileri var. Tabi biz de bir şeyler yapıyoruz, karşılıklı. Yani ‘’tango iki kişilik bir danstır’’ diye çok sevdiğim bir deyim var. Bizim de bir şeyler katmamız gerekiyor. Biz de ne yaptık? Gittik mevcut ve potansiyel müşterilerine Rusya’da, kendi ofislerinde teknik seminerler düzenledik, teknik bilgi aktarımları yaptık. Dolayısıyla orası bizim için büyüyen bir ülke ve büyümeye de devam edecek.
2020 hatta 2021 için öncelikli hedefimiz mevcut pazarlarımızı korumak ve bunun haricinde büyümeye devam etmek. Şu an orta doğu ve uzak doğu pazarında iyiyiz. Güney Amerika’da iyi gidiyorduk ama ekonomik nedenlerden dolayı orası iyi gitmemeye başladı. Tabii oradaki irtibatlarımız da devam ediyor, iletişim halindeyiz. Avrupa, bu konuda çok çetin bir pazar.
"ENERJİMİZİ EN VERİMLİ KULLANABİLECEĞİMİZ PAZARLARA YÖNELİYORUZ"
Enerji verimliliği şirketimiz içinde geçerliliği olan bir konu, enerjimizi en verimli kullanabileceğimiz pazarlara yöneliyoruz. Rusya’da bir birim enerji harcayarak bir şeyler başarabiliyorken, Almanya’da İtalya’da bu beş birim olması gerekiyor. Ben şu an enerjimi verimli kullanmaya çalışıyorum. Dolayısıyla benim için öncelik doğu bloğu ülkeleri, orta doğu. Hem lojistik olarak hem iletişim olarak çalışmalarımız bu yönde. Çünkü ticarette başarılı olabilmek için sadece aynı dili konuşmak yetmiyor. Aynı kültürü de konuşmak gerekiyor insanlarla. Biz o bölgeyle aynı kültürü konuşan insanlarız. Geçen sene Irak’a, Lübnan’a, Dubai’, Katar’a ve İsrail’e gittik. Baktığın zaman bunlar çok farklı dünya görüşünde olan insanlar. Ama günün sonunda hepsi aynı kültürü konuşuyorlar aslında. Biz oralarda çok aktif ve başarılı şekilde geri dönüş sağlayabiliyoruz.
Onun dışında enteresan bir şekilde uzak doğu pazarı da bizim için yeni yeni canlanmaya başlayan pazarlardan. Enteresan dememin sebebi, bakıyorsunuz orada Çin’de ve Hindistan’da iki fabrika var. Bu iki büyük fabrika oradayken, Malezya’ya, Singapur’a ve Tayland’a mal satmak bizim için hem şaşırtıcı hem de güzeldi. Bu sebep o bölgeye de bu sene yönelmeyi planlıyoruz.
Tabi bunların hepsi zaman alan ve iyi planlanması gereken süreçler. Bu sebeple bu sene Refkar için yurt dışı seyahatleri bayağı yoğun bir sene olacak. Ama 2019 yılındaki gibi bir büyüme ile bu yılı da kapatabiliriz diye düşünüyorum.
"BİREYSEL HAREKETLER BİRLİKTE YAPILDIĞINDA, KİTLESEL HAREKETLERE DÖNÜŞÜR"
∂ Tüm dünyada da konuşulduğu gibi ülkemizde de gündem olan çevre kirliliği ve küresel ısınma ile alakalı hem firma olarak hem de bireysel görüşünüzü öğrenmek isteriz…
Hepimiz bu konularda uzman olduk sayılır. Sosyal medya olsun, Greta olsun, Trump olsun, Paris Anlaşması olsun… Tüm bunlardan dolayı da hepimiz neredeyse bir avukat, bir aktivist kadar bu konuları biliyoruz. Çevre kirliliği, küresel ısınma ve bunun gibi konuların hepsi aslına bakacak olursanız bir kültür, bir anlayış, bir öğreti meselesi.
İklimlendirmenin tarihine baktığınızda soğutucu akışkan olarak toksit gazlar kullanılıyormuş. Çünkü o zaman toksit gazları biliyorlarmış. Şimdi sektör evriliyor, ekonomi evriliyor, küresel ekonomi evriliyor ve her zaman daha iyisi, daha çevre dostu olanı, daha sağlıklı olanı araştırılıyor.
Tabi bunların hepsi bir kültür meselesi. Dışarı çıktığınızda yere çöpü atmamak da bunun bir parçasıdır, sokağa tükürmemek de bunun bir parçasıdır, kişisel hijyen de bunun bir parçasıdır. Yani aslında çevre kirliliğine karşı alınabilecek önlemler de, küresel ısınmaya karşı alınabilecek önlemler de bireylerden başlaması gereken bir eylemdir. Paris anlaşmasına benim şahsım olarak ya da Refkar Firması olarak bir katkım olamaz. Yani gidip bir eyleme geçemem. O ayrı bir şey. Ama bu konu insanların bireysel olarak katkı sağlaması gereken bir konu. Etrafına bakıp, ya zaten şuradaki fabrikanın, termik santralin verdiği zararın milyonda birini vermiyorum dememek gerekiyor. Zihniyeti değiştirmek gerekiyor öncelikli olarak. Termik santrali, ben bireysel olarak kapatamam ama kullandığım ürünlere dikkat edebilirim, geri dönüşümlü ürünler alabilirim, bu tip ürünler kullanabilirim. Tek başına büyük bir katkı olmayabilir ama bu zihniyetle düşünen on milyon kişi daha olursa ülkemizde bu büyük bir katkıya dönüşür.
Firmalar yönünden bakacak olursak; Refkar olarak bizim tüm üretimimiz metal. Dolayısıyla çok şükür ki Refkar olarak çevre kirliliğine herhangi bir katkı sağlamıyoruz. Firma olarak geri dönüşüm kutularımız da mevcut ve onların doğru yerlere gittiğinden emin oluyoruz. Yani firma olarak da üzerimize düşeni yapıyoruz diye düşünüyorum. Bireysel hareketler birlikte yapıldığında, kitlesel hareketlere dönüşür ve kitlesel olduğu zaman da ülke politikalarını etkileyebilirler. Dolayısıyla işin özü bizim önce kendi anlayışımızı, kendi bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Haberleri paylaşmak ister misiniz ?