■ 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, 17-20 Nisan 2019 tarihinde İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi düzenlenecek. Sadece tesisat alanında değil, genel anlamda ülkemizdeki en büyük sektörel etkinliklerden birisi olan Teskon’a ilişkin kısaca bilgi verir misiniz?
İki yılda bir periyodik olarak düzenlendiğimiz Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi’ni belirttiğiniz tarihlerde ve 14. kez İzmir’de gerçekleştireceğiz. Hazırlık sürecini de gözettiğimizde ilk kongreden itibaren 28 yıla yakın bir süre ediyor. Aynı coşku ve heyecanı taşıyarak sürekli gelişen, büyüyen bir etkinliği gerçekleştirmek açıkçası bizi kurumsal olarak gururlandırıyor. TESKON’lar sektörün bilgi ve deneyim paylaşım platformu olduğu kadar katılımcıları heyecanlandıran, şölen havasında buluşmalar olarak gerçekleşmektedir.
TESKON ilk kez 15-17 Nisan 1993 tarihleri arasında İzmir Balçova Termal Tesisleri’nde Profesyonel Tesisat Mühendisliği, Tesisat Mühendisliğinde Tasarımcı, Malzeme İmalatçısı, Uygulayıcı, Denetçi ve Kullanıcı İlişkileri ve Eğitim gibi çağdaş bilgi ve teknolojilerin tartışılması ve yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenmiştir. Bu alanda ulusal ölçekte ülkemizde düzenlenen ilk büyük organizasyon olduğunu söyleyebilirim. İlkinde 38 bildiri, 3 panel ve 48 firmanın sergi açtığı kongremizin 2017 yılında düzenlenen 13.’sünde 167 bildiri, 2 panel, 15 kurs ve 96 firma sergi açtığı devasa bir organizasyon haline gelmiştir.
Kongrelerde meslektaşlarımız tarafından yapılan tartışmalar ve varılan sonuçlar neticesinde, Odamızın tesisat ile ilgili birçok yönetmelik ve uygulaması şekillenmiştir. Özellikle yapı sektöründe Tesisat Mühendisliğinin önemi, Kongrelerimizin bilimsel ve sektörel katkısı ile çok katlı ve büyük hacimli yapıların yaygınlaşması, güvenlikli, çevreye uyumlu ve konforlu mekana duyulan gereksinim her geçen gün daha fazla karşılık bulmaktadır.
Kongreyi düzenleyeceğimiz Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi tüm örgütümüzün ve meslektaşlarımızın özverileri ve katkıları ile inşa edilerek İzmir’e kazandırılmıştır. Bu mekân TESKON’un daha da büyümesine olanak sağlamıştır. Bu yıl düzenleyeceğimiz kongrede de tüm salonlarımızı seminerler, sempozyumlar, kurslar, teknik bildiri oturumları, paneller, konferanslar, çalıştaylar, sabah toplantıları ve sosyal etkinlikler ile doldurmayı amaçlıyoruz. Bütün bu Kongre etkinliklerinin, Hannover Messe organizasyonunda yedinci kez birlikte düzenlediğimiz Teskon+Sodeks fuarı ile oluşturduğu bütünlük; sektör için gelenek haline gelen önemli bir bilgi üretme ve paylaşma platformu olma özelliği taşımaktadır.
■ 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi’nde bu yıl bizleri neler bekliyor?
Teskon 2019 için iki yıl öncesinden başlanan hazırlık kapsamında düzenleme ve yürütme kurulları kongrenin çerçevesini belirledi ve program içeriğinin oluşturulması için çalışmalarına devam ediyor.
Sektör derneklerinin görüşlerini yüz yüze almak amacıyla İstanbul Şube binamızda bir toplantı gerçekleştirdik. Çok verimli geçen bu toplantıda gördük ki, sektörel derneklerimiz Teskon 2019’da görev almak istedikleri konularla ilgili toplantılara ve çeşitli platformlarla hazırlıklarına başlamış durumdalar. Ayrıca Danışmanlar Kurulundan gelen öneriler de değerlendirilerek katılımcı bir platform oluşturulması, program içeriğinin daha da zengin hale getirilmesi amaçlandı.
Kongre kapsamındaki kurs, seminer, sempozyum konularımız ve bu platformların yöneticileri belirlendi. Yürütme Kurulumuz, çalışmaları devam eden bu platformların oluşumunda geçmiş yıllarda düzenlenen kongrelerde ilgi gören konuların devam etmesine ve yeni belirlenen konuların ise güncel, ihtiyaç duyulan ve katılımcıların talepleri göz önünde bulundurularak oluşturulmasına özen gösterdi.
İlk çağrı broşürümüzü yayımlayıp kamuoyu ile paylaştıktan sonra bildiri çağrımıza 263 bildiri özeti gönderilerek başvuruda bulunuldu. Bu çalışmalar Teskon 2019’un yine verimli geçeceğine ilişkin önemli bir veridir diye düşünüyoruz. Seminer, sempozyum, kurs içeriklerine baktığımızda Teskon’un daha geniş kesimlere ulaştırılacağına inanıyor ve bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bugün ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartları da göz önünde bulundurduğumuzda, kurum ve firmaların mevcut belirsizlik ortamını bilimsel yaklaşımla, üretimle, ihracatla, emeğin hak ettiği değeri vermesiyle aşabileceği kanısındayız. Teskon tüm bu kriterlere yol gösteren, ön açan ve birliktelikler oluşturan bir etkinlik olacaktır.
Bugüne kadar yayımladığımız kongre sonuç bildirileri, ülkemizin bu alandaki en önemli sorun ve ihtiyaçlarının bu kongrede ele alındığını ve çözümleriyle birlikte kamuoyu ile paylaşıldığını göstermektedir. Sonuç bildirilerinde belirtilen sorunların takipçisi olmayı sektör dernekleriyle beraber sürdüreceğiz.
■ Bu kongrede ele alacağınız ana tema ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bu kongremizde de sektörün önemsediği bir ana başlık belirlendi: “Mekanik Tesisatta Gerçekler ve Gelecek”. Kapsayıcı bir ana tema olduğunu düşünüyorum. Mekanik tesisat alanında bugüne kadar yapılan tasarımlar ve ortaya çıkan uygulamalar arasında ciddi çelişkiler olduğu gerçekliğini, bu alanda çalışan mühendisler ve mimarlar olarak bizler biliyoruz. Bununla birlikte, mekanik tesisat alanında teknoloji, operasyonel talepler, kodlar ve tasarım hedefleri sürekli değişiyor. Sistem tasarımcıları, üreticiler, temsilciler ve taahhüt firmaları değişen endüstri ortamına uyum sağlamak durumundalar.
Gelecekte daha uzun erimli ve net sıfır enerjili binalara doğru yönelim artmaya devam ederken, diğer doğal sistemler ile eşleştirilmiş bütünleşik yenilenebilir enerji sistemlerinin dâhil edilmesi giderek yaygınlaşacaktır. Bütünleşik yenilenebilir sistemlerin oluşturulması, bunların uygulamaları ve net sıfır enerjili binalara doğru yenilenebilir ve doğal sistemlerin kullanılmasına dair gelişmelere odaklanılacaktır.
Konforun, iç hava kalitesinin ve enerji verimliliğinin artırılmasına verilen önemle birlikte, sistemleri optimize etmede güçlüklerle karşılaşıldığını biliyoruz. Bu nedenle her bina veya sistem için en iyi tasarım kriterlerini bulmaya yönelik için stratejilere odaklanılarak kod ve standartlar oluşturmalıdır.
Yapılar karmaşık hale geldiğinde, yüksek performanslı sistemlerin geliştirilmesinde mühendisliğin rolü daha fazla önem kazanmakta, mühendislerin mimari üzerindeki etkisi ve rolü artmaktadır.
Bugünün ve geleceğin binalarında kullanılacak tüm sistemlerin sürdürülebilir, güvenli, sağlıklı olması, mekanik tesisat mühendislerine büyük sorumluluklar yüklüyor. Bu durum mühendisleri sistemlerin tasarımından, imalatından, ömürlerini tamamladıktan sonra ne olacaklarına kadar izleme, çevre ve ekonomiklik kriterlerine dikkat ederek sistem seçme ve tasarlamaya yönlendirmektedir.
Dünyadaki genel eğilimleri gözeterek, akıllı şehir, bina ve evlerde enerji verimliliği, güvenlik ve dijitalleşme, akıllı ürün sistemleri ve nesnelerin interneti kavramları üzerinde daha fazla durmamız gerekiyor. “Nesnelerin İnterneti”nin mekanik tesisat sistemlerindeki uygulamaları ve kullanımı ile, sistemlerin gerçek zamanlı izleme, kestirimci bakım, uzaktan tespit, toplam kontrol edilebilirlik, sistem uyarlanması gibi etkileri daha da önem kazanıyor.
Yüksek performanslı bina ve sistemlerin tasarımı ile birlikte yapımı, devreye alınması, işletilmesi ve bakımı, hedeflenen performans seviyelerinin karşılanması için kritik önem taşır.
Yukarıda belirttiğimiz konulara bağlı olarak; tasarım, sistemler, uygulama, test ve devreye alma, işletme, ölçme, denetim, eğitim, eğitim araçları ve yöntemleri, yasal düzenlemeler vb. mekanik tesisat sistemlerindeki faktörlerin önemini ve uygulanma yöntemlerini tartışarak gelişen dijital teknolojilere bağlı olarak geleceğimizi katılımcılarla birlikte kurgulamaya çalışacağız.
Ayrıca sıklıkla karşılaşılan sorunlar veya yanlış uygulamalar ve bu sorunlardan kaçınmak için yapılması gerekenlerin de kongrede ele alınacağını belirtmeliyim.
■ Kongre süreçlerinde tespit edilen sorunlar ile bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Bilindiği üzere önceki kongrede bütünleşik performansı tartıştık. Bütünleşik performans, tasarım performansından işletme, ölçme ve denetim performansına kadar bütün tasarım yapım, devreye alma ve denetim süreçlerini kapsar. Bu nedenle mühendislik, mimarlık uygulamaları başta olmak üzere sürece doğrudan ya da dolaylı katılan bütün aşama ve sistemlerin performansı ayrı ayrı ölçülmeli ve bütünleşik olarak değerlendirilmelidir.
Bu noktada önemle belirtmek istiyorum, meslek odalarımızın ve sektör derneklerinin tüm karşı görüşlerine karşın, iktidarın başta TMMOB Yasası olmak üzere mesleğimizi yakından ilgilendiren İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu ve ikincil mevzuatta yapmaya çalıştığı düzenlemeler yapı üretim ve denetim süreçlerinde kuralsızlığı ve denetimsizliği getirmekte, güvenli, sağlıklı, konforlu yapıların yapımını engellemekte, mesleğimize, meslektaşlarımıza ve sektörümüze zarar vermektedir. Söz konusu olumsuzluklar aynı zamanda bu mesleği itibarsızlaştırmaktadır. Yıl bitmeden yayınlanan Yapı Denetim Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle şantiye şefliği, Mimarlık ve Mühendislik Meslekleri yargı kararları hiçe sayılarak Teknik Öğretmen ve teknikerlere açılmıştır. Mevzuat yapıcılarını buradan tekrar uyarmak istiyoruz: Yapı üretim ve denetim süreçlerine yönelik mevzuat kamusal bir bakış açısıyla ve meslek odalarıyla işbirliği yapılarak yeniden düzenlenmelidir. Mühendislik ve Mimarlık birikimini, bu mesleklerin teknik çalışmalarını ve risk analizlerini dikkate almayan sorunlu düzenlemeler can ve mal güvenliğini tehlikeye atmak anlamına gelecektir, konu bu nedenle de çok önemlidir.
Diğer yandan Enerji Verimliliği Kanunu ve uygulamaları, Mayıs 2019 itibariyle 12. yılını dolduracaktır. Bu konuda da meslek odaları, sektör temsilcileri ve üniversitelerin görüşleri dikkate alınarak mevzuat yenilenmelidir.
Bilindiği üzere hem “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği” hem de “Kamu İhale Kanunu” kapsamında gerçekleştirilen kamu projelerinde büro tescil belgesi aranması yönünde bir zorunluluk mevcut değildir. Bu konunun ivedilikle gündeme alınarak mevzuatlarda yapılacak değişiklikle kamu projelerinde büro tescil belgesi zorunluluğunun getirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
Yapı sınıfları günün koşullarına göre yeniden belirlenmeli, güncelliğini yitirmiş tanımlar kaldırılmalıdır. Bununla beraber Mühendislik Hizmetleri Şartnamesi’ndeki hizmet bedeli hesabının, yapı yaklaşık maliyeti üzerinden yapı sınıflarına uygun olarak hesaplanması için belirlenen hizmet oranları dönemin şartları çerçevesinde tekrar ele alınmalı ve teknolojinin gelişmesiyle beraber makina mühendisliği hizmetlerindeki artış, bu oranlar belirlenirken mutlaka göz önüne alınmalıdır. Ayrıca makina mühendisliği uzmanlık alanı içerisine giren bazı özel uzmanlık tasarım hizmetlerinin bedelleri de yapı yaklaşık maliyetinin bir oranı olarak, ayrı ayrı tespit edilerek toplam hizmet bedeline eklenmelidir.
Önemle belirtmek istediğim bir konu da jeotermal enerji kullanımındaki sorunlar üzerinedir. Bilindiği üzere ülkemiz jeotermal enerji kaynakları açısından zengin bir ülkedir. Jeotermal kaynaklara dayalı elektrik üretimi amaçlı santral yatırımları son yıllarda yoğunlaşmıştır.
Ortak varlığımız olan bu doğal kaynağın en doğru, sürdürülebilir ve çevreye en uygun düzeyde kullanımını zorlayacak bir kurallar dizisinin hazırlanması talebi, yıllardır Odamızca gündeme getirilmiş olmasına karşın yerine getirilmemiş ve uygulamaya konulmamıştır. Oysa kamu yönetimi, tüm enerji yatırımlarında ve özel olarak JES projelerinde insan yaşamının ve yaşam alanlarının olumsuz yönde etkilenmemesi için, kuralları geçersiz kılacak istisnaları kurgulamakla değil, kuralları istisnasız uygulamakla yükümlüdür.
Atanmış ve seçilmiş yöneticilerin görevi, santral yatırımcısı sermaye gruplarının çıkarlarını kollamak değil, her ne pahasına olursa olsun o bölgede yaşayan insanların, toplumun, çevrenin, doğanın ve ülkenin çıkarlarını korumak olmalıdır. JES projelerinde yer seçiminden, projenin fizibilite aşaması, tesis, montaj ve işletme aşamalarına kadar tüm aşamalarda; toplum yararı ve çevre öncelikle göz önüne alınarak değerlendirilmeli, kurulan tesislerin verimli tarımsal arazilere, incir, üzüm vb. halkın geçim kaynağı olan ürünlerin yetiştirildiği topraklara ve ürünlere zarar vermesi önlenmelidir. Yanlış uygulamalardan canı yanan, zarar gören üreticilerin ve yaşadıkları bölgede sağlıklı yaşam haklarını savunmak için barışçıl yöntemlerle direnenlerin taleplerine kulak verilmelidir.
■ Teskon 2019 için eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
İnanıyorum ki Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongremiz, alanında çok ciddi bir bilgi paylaşım platformu olmaya devam edecektir. Etkinliğin gerçekleşmesinde bugüne kadar katkı koyan, bu başarıda emeği olan herkese, bütün kişi, kurum ve kuruluşlara Oda Yönetim Kurulu ve şahsım adına teşekkür ediyorum. Bu birlikteliği daha da artırabilmek için sektör içinde yer alan tüm kurum, kuruluş ve kişileri 17-20 Nisan 2019 tarihlerinde İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde düzenlenecek olan sektörün buluşma noktasına, 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi ve Teskon+Sodeks Fuarı’na davet ediyorum.