Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı I GENSED (Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği) Başkanı Halil Demirdağ: "Türkiye, neredeyse sıfırdan başladığı güneş enerjisi sektöründe şirketlerin, devletin ve diğer tüm paydaşların katkılarıyla her geçen gün hızla büyüyor."
RÖPORTAJ : NÜKTE KURTCU
Dosya konumuz dolayısıyla, sektörün hem yatırım hem de üretim tarafında öncü oyuncularından Smart Energy’nin Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ ile bir röportaj gerçekleştirdik. Güneş enerjisine yönelik her bir çalışmayı ülkemiz açısından bir “iyilik yatırımı” olarak gördüklerini dile getiren Demirdağ, yerli ve milli enerji kaynağımız olan güneşe yapılan her yatırımın, Türkiye’nin ekonomisini güçlendireceğini belirtti.
∂ Hem GES yatırımcısı hem de yerli panel üretici kimliğinizle sektörün en etkin firmalarından birisi olarak bize sektördeki son gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’de geçmişi ancak 2014 yılına kadar uzanan güneş enerjisi sektörü başarılı bir büyüme performansı sergiliyor. Türkiye'nin güneş enerjisinde kurulu gücü bugün 6 bin MW'ı aştı. Güneş enerjisi şu anda dünyanın en uygun elektrik kaynağı. Ulaştığımız teknolojik seviye ve fiyatlandırma artık güneş enerjisinden üretilen elektriğin, uluslararası piyasada diğer birçok kaynaktan daha uygun olduğunu gösteriyor. Bununla ilgili olarak artık güneşi gördüğümüz her yerde üretebileceğimiz elektriğin çatılara çıkması son gelişme olarak gündemde.
‘’MİNİ YEKA’LARLA İLGİLİ GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ’’
Bu arada Avrupa Birliği (AB) yeşil enerji hedefini 2030 yılına kadar yüzde 32’lere çıkarttı. 2020 yılı için bu rakam 20 olarak seyrediyordu. AB yeşil enerji için ciddi adımlar atıyor. Yeni alınan karar ile, şirket yeşil enerjili elektrikle malını üretiyorsa farklı bir vergi, karbon emisyon salgılayan bir enerji ile üretiyorsa farklı bir vergi verecek. AB, bu anlamda pozitif ayrım yapacak diye düşünebiliriz. Biz buna kısaca; ihracat için yeşil enerji diyoruz. Bu durum hem ihracatçımız hem de yenilenebilir enerji sektörümüz için çok önemli bir gelişme. Bu arada mini YEKA’larla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. 200-300 ve 500 MW’lık üç tane saha kapsamlı olan YEKA 2 ihalesi iptal edilmişti. Bunların yeniden gündeme gelmesini bekliyoruz.
∂ Peki GES projelerinin ilerleyişi hakkında bizlere bilgi verir misiniz?
GENSED (Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği) Başkanı olarak öncelikle şunu söylemeliyim: Türkiye, neredeyse sıfırdan başladığı güneş enerjisi sektöründe şirketlerin, devletin ve diğer tüm paydaşların katkılarıyla her geçen gün hızla büyüyor. Biliyoruz ki yolun daha çok başındayız, önümüzde uzun bir yol var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın her yıl 1.000 MW, 10 yılda ise toplam 10 bin MW’lık kurulu güç hedefi bulunuyor. Sektörümüz altyapısıyla, deneyimiyle buna hazır, biz bu hedefi yakalayabiliriz. Güneş enerjisi sektörünün 2020 yılı içerisinde 1.500 MW GES kurulum hedefine ulaşılacağı tahmin ediliyor. Artan elektrik fiyatları, azalan GES yatırım maliyetleri ve teknolojideki gelişmeler başta çatı uygulamaları olmak üzere GES kurulumlarının her alanda artarak devam edeceğini çok net bir şekilde gösteriyor.
‘’YERLİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİNİN ÖNÜ AÇILMALIDIR’’
∂ Yenilenebilir enerji kaynaklarımızın kullanımı konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Yerli ve milli enerji kaynağımız olan güneşe yapılan her yatırım, Türkiye’nin ekonomisini güçlendirecektir. Türkiye bu büyük potansiyelinin farkına vararak, gökyüzünü görebildiği her yerde, tarım yapılmayan arazilerini, fabrika, mesken, şirket çatılarını ekonomisine dahil ederek kendi güneşinden enerjisini üretmeli. Yerli ve yenilenebilir enerjinin önü açılmalıdır. Güneş enerjisi konusunda çok şanslı bir ülkede yaşıyoruz. Yeşil enerji ile karbonsuz bir dünyada yaşamak mümkün.
∂ Türkiye’deki teşvik mekanizmaları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) en iyi mekanizmalardan birisi. YEKDEM ülkemizde çok ciddi bir yeşil enerji kapasitesi oluşturdu. Ortada bir havuz var, herkes ürettiği elektriği buraya veriyor ve oradan elektrik alıyor. Bugün için daha pahalı gibi görünen bazı kaynaklara hidroelektrik, rüzgâra, biyokütle, biyogaz güneşe bir destek veriliyor. Şunun farkına varmalıyız ki bunlara verilen destek 10 yıllık. Buna teşvik değil de sektörleri destekleyen garanti mekanizmaları diyebiliriz. Sonunda bu kaynaklarımız yenilenebilir olduğu için azalmayacak. Yağmur, güneş ve rüzgâr kendi içlerinde enerjiyi dengeliyor.
‘’YÖNÜMÜZÜ DAHA FAZLA İHRACATA ÇEVİRMEMİZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’’
∂ Ülkemizde yenilenebilir enerji sektörünün izlediği yol hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Yenilenebilir enerji bazen yavaşlasa da gördüğümüz çok net bir şey var, ülkemizin cari açık problemlerini çözebilmesi için en önemli yolu, yerli ve yenilenebilir enerjisinin önünün açılması. Güneş özelinde şirketlerimiz sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da santraller kuruyor, ürünleri ihraç ediyor, üretiyor. Yerlilikte inanılmaz yerlere geldi, yurtdışındaki piyasalardan pay alıyor. Şirketlerimizin hepsinin dünyaya açılması ve daha fazla pay alması gerektiğini düşünüyorum. Daha girişimci, hızlı hareket eden, çabuk davranan atik insanlarız, bu potansiyelimizi değerlendirmeliyiz. Türkiye coğrafya olarak çok pozitif bir konumda, bunu fırsata çevirmemiz gerekiyor. Yönümüzü daha fazla ihracata çevirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
∂ Enerji depolama sistemlerindeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enerji depolama sistemlerindeki gelişmeler çok iyi gidiyor. Özellikle enerji depolamada inandığım konulardan biri de araçların hepsinin bir batarya olacağı. Bir elektrikli aracın batarya kapasitesi 100 KW’a kadar çıkıyor. Türkiye'de 2030'da 1 milyonun üzerinde elektrikli aracın kullanılabileceği öngörülüyor ki; bu çok hızlı oluşabilecek bir kapasite. Bu rakamı dikkate aldığımızda 2030'da 100.000 MW batarya kapasitesi oluşacağını söyleyebiliriz. Artık bir sonraki adım, bu araçların bataryalarını sisteme geri elektrik basmak için de kullanabilmek olmalı. Eğer araçlardaki bataryalar için böyle bir imkân oluşturulursa, burada yeni bir tüketim alanı ortaya çıkmış olacak.
‘’GÜNEŞİN TÜRKİYE’DEKİ TOPLAM ELEKTRİK ÜRETİMİ İÇİNDEKİ PAYININ ARTMASINA YÖNELİK HER HAMLE, ÜLKEMİZİN REFAHI AÇISINDAN GEREKLİ’’
∂ Güneş enerjisi sektörünün hem ekonomik olarak hem de yarattığı istihdam olarak ülkemize katkıları nelerdir?
Güneş enerjisine yönelik her bir çalışmayı ülkemiz açısından bir “iyilik yatırımı” olarak görüyoruz. Güneşe yatırım yapan iki önemli iyilik adımı atıyor hem çevreye hem de cari açığa yönelik. Bugün Türkiye’de 10 bin MW’lık kurulu güç, 1,1 milyar doların cebimizde kalması demek. Böyle bir tesisin 20-30 yıl çalışılması demek, 22 milyar doların cebimizde kalması demek. İşin çok önemli bir boyutu daha var, o da çevre. 1 MW’lık GES, karbon emisyonunu 500 bin ağaca eşit oranda önlüyor. Bu yüzden güneş enerjisini önemsemeli ve gelecek planlarımızı yaparken daha çok pay vermeliyiz. Eldeki verilere göre, sektörümüz Türkiye’de yaklaşık 60 binden fazla kişiye istihdam olanağı sağlıyor. Yapılan hesaplar da kurulumların küçülmesi, çatı üstü GES’lerin artması halinde bu rakamın 80 bine çıkabileceğini gösteriyor. Güneşin Türkiye’deki toplam elektrik üretimi içindeki payının artmasına yönelik her hamle, ülkemizin refahı açısından gerekli.
‘’25 YIL DAYANACAK ÜRÜN HEDEFİYLE YOLA ÇIKTIK’’
∂ Markanızın kalite politikası ve sürdürülebilirlik yaklaşımı hakkında neler söylemek istersiniz?
Smart Energy olarak sektöre yatırımcı kimliğimizle girdiğimiz için hep yatırımcının ihtiyacına bakıyoruz. Bir yatırımcının mühendislik tarafı vardır bir de üreticinin. Hedef ikisinin optimum seviyede buluşması olmalıdır. Standart demek, bir ürünün minimum kalitesidir. Üretici gözüyle bakıldığında standardı tutturmanız yeterlidir. Daha kaliteli olması için daha fazla para harcamanız gerekir, bu da ürünün fiyatına yansır. Burada tüketici ile üretici arasında bir denge olması lazım. Sektöre yatırımcı olarak girdiğimiz için bize kaliteli ürünler gerekliydi. 25 yıl dayanacak ürün hedefiyle yola çıktık. Şirketimiz Türkiye’de üretim yapmadan önce güzel bir ürün tasarlayıp Çin’de ürettirdi. Bu ürün, dünyanın en iyi performans gösteren paneli seçildi. Ardından ürünü Türkiye’de üretme kararı aldık.
Sürdürülebilirlik politikasına gelince, yatırımcı aldığı ürünle ilgili olarak rahat etmek istiyor. Şirketler sürdürülebilir olmaları için kazandıkları parayı inandıkları işe yatırmalı. Biz bir taraftan yatırımcıyız, yatırımdan kazandığımızı fabrikaya, fabrikadan kazandığımızı da işimize yatırarak kendimizi sürekli olarak güncel tutuyoruz. Yeni teknolojilere para ayırabiliyoruz ve yeni santral yatırımları da yapmaya devam ediyoruz. Durum böyle iken bizim için yeni 10-30 yıllık süreçler başlıyor. Şirketimizin sürekli olarak kendi önünü açma politikasının oluşundan dolayı hem karbon ayak izi çok düşük hem de karbon emisyonlarından artı gelir sağlayacak bir yapısı var.
Yurtdışında da yatırımlarımız mevcut, karbon sertifikasyonundan doğan bir hakkımız var. Avrupa Birliği’nin ve dünyanın gidişatına baktığımızda gelişimi kolayca görebiliyoruz. Paris Antlaşması’nı imzalayan ülke sayısı 200 oldu neredeyse. Görünen o ki biz güneşe yatırım yaptıkça, yatırımlar bize o imkanları açacak ve biz de korkusuzca kaliteli ürün üretmeye devam edeceğiz.
‘’2017 YILINDAN BU YANA YERLİ FV GÜNEŞ PANELİ ÜRETİCİSİ OLARAK TÜRKİYE LİDERİYİZ’’
∂ 2020 yılı itibari ile firmanızın sektördeki yurtiçi ve yurtdışı konumu nedir?
2009 yılında Bulgaristan’da güneşe yatırım amacıyla kurulan Smart Energy olarak, bugün güneş enerjisi sektörünün en önemli oyuncularından biriyiz. Güneş enerjisi yatırımlarında ve projelerinde mühendislik hizmeti veriyoruz. 2017 yılından bu yana yerli FV güneş paneli üreticisi olarak Türkiye lideriyiz. Türk sermayesiyle kurulu olan fabrikamızda ürettiğimiz yerli güneş panellerimizi; Almanya, İspanya, İtalya, Ukrayna ve Avusturya ülkelerine ihraç ediyoruz. Her pazara uyum sağlama esnekliği ve kabiliyetimizle yüksek kaliteli ürünlere dayalı marka saygınlığımızı sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Geniş yelpazeli bir müşteri hacmi ve bölgesel bilinirliğimizle; ürün ve hizmetlerimizde yüksek seviyede verimlilik sağlıyoruz.
∂ Gündeminizde yer alan projeleriniz, yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Smart Energy, Türkiye’nin en büyük panel üreticisi olarak sektöre yeni panel çeşitleri kazandırmak için ürün geliştirme yapıyor. Şu an bu ürünlerin arasında ilk olarak MBB M4 hücreli paneller, BIPV paneller gibi farklı çeşitler bulunuyor. Bunların yanı sıra, başvurusu yapılmış ve değerlendirilmeyi bekleyen 1 tane TÜBİTAK ve 1 tane de Horizon 2020 projemiz yer alıyor. TÜBİTAK projesinde panel verimliliğini arttıracak bir sistem geliştirilmek istenirken, Horizon projesi daha çok GES santrallerine yönelik olarak yapılan bir ürün geliştirilmesi yönünde. Başvurusu yapılan projelerin haricinde 2 tane daha Horizon 2020 projesi geliştiriyoruz.
∂ Smart Energy olarak ihracattaki yol haritanız ve ileriye dönük hedefleriniz nelerdir?
Ürettiğimiz Premium Plus paneller ile birçok ülke tarafından tercih ediliyor. Dünya çapında en bilinen partner ve distribütörler ile çalışmaktayız. Smart Energy’nin, İtalya ve Hollanda’ya açılması planlanan ofisler dışında; Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, İsviçre ve Ukrayna ofisleri bulunuyor. 2021 yılında faaliyet gösterdiğimiz ülke sayısını 25’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Haberleri paylaşmak ister misiniz ?