İklimlendirme sektörü son yıllardaki inşaat yatırımlarındaki artışa paralel olarak Türkiye pazarında hızlı büyüme oranlarına ulaşmıştır. Ancak, özellikle 2018 yılının ikinci altı aylık diliminde ekonomik göstergelerdeki bozulmaya bağlı olarak hızlı bir daralma içerisine girmiştir.
Uzun yıllardır bilimsel olarak açıklanmaya çalışılan, inşaata dayalı büyüme modelinin yanlışlığı maalesef gerçekleşmiştir. Yüksek enflasyon, TL de değer kayıpları ve yüksek faiz nedeniyle inşaat sektörü negatif büyümeye geçince, iklimlendirme sektörü Türkiye iç pazarı da bu duruma bağlı olarak küçülmüştür.
Firmalarımızın büyük çoğunluğu, yaklaşık yedi yılda bir ekonomik kriz yaşama tecrübesine sahip olduğundan dış pazarlara açılmanın önemini kavramış ve ihracata yönelik olarak çalışmalarını planlamışlardır. İhracat olanaklarını geliştirmiş firmalar, 2018 yılının ikinci yarısında şiddetlenen ve 2019 yılının da ilk altı aylık dönemini kapsayacağı anlaşılan bu krizi daha az hasarla atlatma şansını yakalamıştır.
Krizlerin de gelip geçici olduğunu bilen sektörümüz, güçlü dernek ve vakıf örgütlenmeleri sayesinde geleceğe hazırlanma yönünde çalışmalarını 2018 yılında da hız kesmeden sürdürmüştür. Dijital dönüşüm, BIM (Building Information Modelling) ve TAD (Test Ayar Dengeleme) konularında bugün yapılacakların yanı sıra yakın geleceğin ihtiyaçlarına uygun çalışmalar da yürütülmektedir.
Sadece ekonomik verilere bakarak değerlendirdiğimizde 2018 yılı maalesef sektörümüzde daralma yaratmış ve bazı firmaların hak etmedikleri bir şekilde piyasadan çıkmasına neden olmuştur. Ekonomik büyüklüklerin yanı sıra, mutluluk ve demokrasi endeksi sıralamalarında yaşadığımız gerilemeler ve buna bağlı olarak yetişmiş ve yetenekli insanların başka coğrafyalarda gelecek araması, sektörümüzü gelecek yıllarda ayrıca sıkıntıya sokacaktır.
Bilimin ışığında aklımızı kullanarak hem sektörümüzü hem de ülkemizi daha iyi yarınlara hazırlamaktan başka işimiz yoktur.